HABERLER

01.04.2010

“Julia ile bir bütünün yarısıyız”

Futbol Takımımız’ın en başarılı, en sevilen oyuncularından Fabian Ernst, özel hayatının kapılarını Beşiktaş Dergisi için araladı.

İkiz bebekleri ve eşiyle beraber bizi evinde ağırlayan Ernst, büyük aşkının başlangıcından ikizlerinin hayatlarına dahil olma sürecine kadar her şeyi dergimize anlattı.
Sahada hep bildiğimiz Fabian Ernst... Çalışmasından, disiplininden ve mücadeleci oyun anlayışından ödün vermeyen, soyadı gibi ciddi, geldiğinden beri takımımıza en büyük katkıyı sağlayan isimlerden. Peki aynı zamanda aile babası da olan futbolcumuz, özel hayatında nasıl biri? İşte bu sorunun cevabını almak üzere Ernst’le yuvasında buluştuk ve ailecek sıcacık bir sohbet gerçekleştirdik.
Sohbetimize Almanya’dan başlamak istiyoruz. Öncelikle nasıl bir çocukluk geçirdiğini öğrenebilir miyim?
Hannover şehrinde büyüdüm. İki erkek kardeşim olduğu için çocukluğumda sürekli dışarıda onlarla oynuyorduk. Özellikle de futbol vazgeçilmezimizdi. Mutlu çocuklardık. Zaten Almanya tüm çocuklar için çok güzel bir ülke. İmkanlarımız genişti, şanslı çocuklardık.
Ülke karakteristiklerine baktığımız zaman Almanya, disipliniyle bilinen bir ülke. Bu açıdan bakarsak çocukların yetişmesiyle ilgili neler söyleyebilirsin?
Aslında çocukken katı bir disiplinden söz edemeyiz. Yaklaşık 6 yaşından 13 yaşına kadar çok serbest büyütülüyor çocuklar. Ama 13 yaşından, yani iş ciddiye bindikten sonra belli bir disiplin uygulanıyor. Tabii burada bana göre esas olan anne babaların nasıl insanlar oldukları ve çocuklarını neye göre yetiştirdikleri.
Peki buradan yola çıkarak Almanya’nın futbol altyapısı ve çocukların futbol eğitimi hakkında neler söyleyebilirsin?
Bana göre Almanya’daki en güzel şey; herkese spor yapma imkanının tanınması. Çok kabiliyetliyseniz büyük takımlarda, bu işi sadece zevk için yapıyorsanız amatör takımlarda oynama şansınız var. Her yaşa ve yeteneğe uygun kulüpler var. Herkes dilediği sporu, istediği şartlarda yapabiliyor. Eğer sporu meslek olarak seçecekseniz tabii ki daha disiplinli bir yetiştirme tarzı var ve keşfedildikçe büyük takımlara gidiyorsunuz.
Özel hayatına gelirsek, eşin Julia ile nasıl tanıştınız?
Aynı şehirde, aynı okuldaydık. Bizde de, sizinkine benzer olarak, ilkokul ve ortaokul gibi bölümler var. Julia ile 11-12 yaşlarından beri aynı sınıflardan geçmiştik. Ancak birebir tanışıklığımız yoktu. 17 yaşına geldiğimizde bazı ortak arkadaşlarımız bizi tanıştırdı. Tabii ben 14 yaşımdan beri onu fark etmeye başlamıştım (gülüyor).
Peki, Julia’yı ilk gördüğünde neler hissettin?
Ah, bana böyle şeyler sormayın (gülüyor).
Mutlaka söyleyecek bir şeylerin vardır...
Aslında çok şey söylenebilir ama illa ki bir şey söylememi istiyorsanız; evlerimizin okula giden yolu paralellik gösteriyordu. Ben de genelde zamanı denk düşürüp, 5-10 metre arkasından giderdim. İçimden de ne kadar güzel bir kız olduğunu geçirip dururdum.
Peki Julia, sen Fabian’ı ilk gördüğünde neler hissettin?
Julia:
Tabii ilk intibalar hep farklı olur. En başlarda bu şekilde gelişeceğini düşünmemiştim. Özellikle futbol oynadığını duyunca kendimi geri çektim, kendimi hiç bir futbolcuyla düşünmemiştim. Çünkü futbola hiç ilgili değildim. Sıcak bakmıyordum. Fabian ise Hannover’in tüm tanınan kulüplerinde oynamıştı. Tabii şu an için aynı şeyi söyleyemem. Futbolla ilgileniyorum ve izlemeye çalışıyorum.
Sevgili olma süreciniz nasıl gerçekleşti?
Bir ara Galatasaray’da da oynayan Volkan Aslan, benim takımdaki en yakın arkadaşlarımdan biriydi ve Julia’nın en yakın arkadaşlarından biriyle beraberdi. Onların sayesinde tanışıp, çıkmaya başladık. Klasik olarak yemeğe ve sinemaya giderek ilişkimiz başladı.
Evlenme kararını nasıl aldınız?
7 senelik birliktelik sonrasında bir aile oluşturmamız gerektiğine karar verdik. Çünkü doğru insanları bulduğumuza inanmıştık.
Julia: (Araya girerek) Tabii ki çok büyük bir aşk neden oldu buna! (gülüyor).
Yani aranızda özel bir teklif olmadı, öyle mi?
Hayır. Ben romantik biri değilim (gülüyor).
Julia’yı bir hayat arkadaşı olarak nasıl tarif edersin?
Ne desem...
Kıpkırmızı oldun...
(Gülüyor)... Hayır, hava çok sıcak!
Julia: İstersen içeri gidebilirim (gülüyor).
Tamam, cevap veriyorum. Julia benim ilk önemli sevgilim. Anlayışlı bir kadın. Birlikte çok şey yaşadık. Birbirimize layık olduğumuzu düşünüyorum. O benim, ben de onunum. Birbirimizi çok seviyoruz. Bir bütünün yarısıyız.
Julia, sen Fabian’la ilgili neler söylemek istersin?
Julia:
Fabian sevgi doludur. Kendine hakim, disiplinli, ailesine düşkündür. Kesinlikle tek başına karar vermez, iş ya da özel hayatta her şeye birlikte karar veririz. Bize zarar verecek bir şey asla yapmaz. Yanlış davranışlarda bulunmaz. Baba olarak da çok iyidir. Evde olduğu müddetçe her şeyle ilgilenir. Çocukların altını değiştirir, yıkar.
Pek romantik biri olmadığını söyledin ama yine de böyle tarif edilecek bir an yaşamışsınızdır...
Benim anlayışım biraz farklı. Mesela Julia’ya çok hediye alıyorum. Bazen onun çok istediği bir şeyi alıyorum bazen benim içimden geliyor. Ama özellikle paketleyip vermem. Bu da benim yapımdan kaynaklanıyor.
Türkiye’ye gelirken bir aile sahibiydin ve bu kararı aileni de düşünerek almak zorundaydın. O dönemde bu konuyla ilgili aranızda nasıl diyaloglar geçti?
Beşiktaş’a gelmenin futbol hayatım için çok iyi olacağını düşünüyordum ve gelmek istiyordum. Ama eşim Almanya’daydı ve 8 aylık hamileydi. O süreç bizim için çok zor oldu. Karar vermek için sürekli telefonda konuştuk. Sonuçta o da “Tamam” deyince geldik.
Gelir gelmez yakaladığın uyum ve başarı ev hayatını nasıl etkiledi? Ülkeye alışma anlamında avantaj oldu mu?
İlk dönemde, yani geçen sezonun ikinci yarısı boyunca Julia bebeklerimizle beraber Almanya’daydı. Ben tek başımaydım. Buraları tanımaya başladım, nerelerde oturabileceğimizi araştırdım, gezilecek yerleri öğrendim. Tabii ki bunları yaparken bir yandan da başarılı olmam benim için moral kaynağıydı.
Beşiktaş’a gelişinden çok kısa bir süre sonra ikiz bebekleriniz oldu. Çifte kupayla birlikte bir sevinç daha yaşadın. O dönem hayatının en güzel dönemi olsa gerek...
Evet, kesinlikle öyleydi. Çocuklarımın yanımda olmaması büyük sıkıntıydı benim için ve bu yüzden iki kupayı birden almak hediye gibi, teselli gibi oldu. Gerçekten çok sevinmiştim.
Aynı anda iki bebek sahibi birden olmayı nasıl anlatırsınız?
Ohh, çok zor (gülüyor). Bir taraftan tabii ki çok mutluyuz. Ama bu anlatılmaz, yaşamak lazım. Derler ya “Bir çocuk zor ama iki çocuk çifte zor” diye. Yine de bu cümle zorluğunu anlatmaya yetmiyor! Şu anda yürümüyorlar, konuşmuyorlar. Sürekli ilgilenmek gerekiyor, yalnız bırakamıyorsunuz, illa ki birinin başlarında olması gerekiyor. Biri bir tarafa gitti mi öteki öbür tarafa emekliyor. İleriki zamanlarda kolaylaşmasını umuyoruz.
Julia: Tabii bunlara rağmen çok uslu bebekler. Her bebek gibi hareketliler ama çok da yaramaz değiller.
Onlarla ilgili hayalleriniz var mı?
İlk olarak bir kum havuzu yaptırmak istiyorum (gülüyor).
Julia: Bizim isteğimiz sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmeleri. Ben babaları gibi başarılı olmalarını çok istiyorum. Bunun için elimizden geleni yapmaya çalışacağız.
Annelerinizden uzak olmak ve bebeklerin bakımı için onlardan yardım alamamak da sizi zorluyordur...
Julia: Evet, yalnız olduğum için zorlanıyorum. Ailemizdeki herkes Almanya’da yaşıyor. Benim için onların yanımda olması bir lüks. Çünkü çok sık gelip gidemiyorlar. Fabian da kampa girdiği zaman iyice zorlaşıyor. Tabii özlem de cabası... Ama iyi ki yardımcım İnci Turhan var. Almanca da bildiği için bana büyük destek oluyor.
Kamplardan ve maçlardan arta kalan zamanlarınızda ailecek neler yapıyorsunuz?
Çocuklardan fırsat bulamıyoruz ama (Türkçe söyleyerek) ‘biz beraber Türkçe dersi yapmaya çalışıyoruz. Ama çok zor!’ (gülüyor).
Teşekkür ederim.
Röportaj: Senem Gülkar
Fotoğraflar: Rahman Sağıroğlu






Diğer Haberler