HABERLER

12.04.2016

GÜNCEL HABERLER

Ne Güzel Bir Gündür 11 Nisan 2016!

Bir açılıştan öte, tarih yazmanın bilinciyle birleşti siyah-beyaz kalpler...

11 Nisan günü, tarihe çok farklı bir hisle yazılacaktı Beşiktaş'ın dönüşü...

Evine, ağaçların gölgesinde yeniden yürüyerek gideceğini bilmenin keyfi üzerindeydi Beşiktaşlı'nın...

Evinden uzak kaldı Beşiktaş...

Dolmabahçe'yi taraftar tezahüratları değil, inşaat sesleri kapladı bir süre...

Takım bir o statta bir bu statta...

Peşindeydi Beşiktaşlı sevdasının...

Tüm zorluklara katlandı Beşiktaşlı...

Çile de çekti, yol da yürüdü, soğukta da titredi...

Siyah-beyaz aşktı bizi bir arada tutan...

Günler inşaat resimleri ve videolarıyla geçmek bilmedi, hiç gözünü ayırmadan canlı yayını an ve an takip etti Beşiktaşlı...

Stadın her önünden geçtiğinde içi ürperir, en ufak bir yeniliği hemen fark ederdi...

Ve o umutla beklenen günler geçti, çileler bitti, hasretle beklenen o gün sonunda geldi...

Ne güzel bir gündür 11 Nisan 2016...

Sevgiliye kavuşacak olmanın hasretiyle o gün yataktan kalktı Beşiktaşlı... 11 Nisan sabahı her Beşiktaşlı gözünü aynı heyecanla açtı...


Yüzünü yıkarken, aynaya bakarken, kahvaltı yaparken aslında başka bir yerdeydi aklı da yüreği de...

Sevgiliyle buluşacak olmanın heyecanıyla ve titizlikle üstünü giydi... Üzerindeki her şey siyah-beyazdı, içinden böyle geçmişti haliyle... Sanki herkes söz birliği etmişcesine o kadar şık ve o kadar siyah-beyazdı ki...

Yollara düştü Beşiktaşlı... Trafiğin akışını bile umursamadı... Hızla geçti o kalabalık İstanbul caddelerinden...

İçinde bir kıpırtı, tarifi mümkün olmayan bir sevinç...

Yolda yürüyen ve gülümsediğinin farkında bile olmayan binlerce gönüldaş semtimize doğru yol aldı...

O gülümsemelerin ardında ne güzel düşüncelere daldı Beşiktaşlı, kim bilir...

Siyah-beyaz seli İstanbul yollarını kapladı...

Yüzü gülen insanların üzerinde formalar, şapkalar, montlar, eşofmanlar...

Birbirini tanıyan-tanımayan selamlaşıyordu yollarda...

Çünkü onlar Beşiktaşlıydı...

Dillerde özlemle söylenmeyi bekleyen şarkılar vardı, mırıltılar halinde yükseliyordu yol boyunca...

İstanbul'un dört bir yanını bu manzara kapladı...

Sanki herkes sözleşmiş, kulübüne destek olduğunu sergiler gibi, ışıl ışıl ve şıklık yarışı içinde Kartal Yuvası'nın yeni ürünleriyle kuşanmıştı...


Yollarda "Şampiyon Beşiktaş" sesleri yankılanırken, İstanbullu'nun vazgeçilmez keyfi vapurlarda, Vodafone Arena'dan geçerken içi kabaran aşıklar, coşkuyu artırıyor, meşalelerle mabede selam duruyordu...

Dalga dalga yurdun dört bir yanından ve yurt dışından; İstanbul'un dört bir çevresinden semte aktı Beşiktaşlılar...

Beşiktaş semtinde siyah-beyaz şölen daha sabah saatlerinde başladı...

Öğlene doğru aktı Beşiktaşlı semtine...

Akın akın geldiler...


Semtin her sokağında, caddesinde adım atacak yer kalmamıştı...

Kalabalık arttıkça memnuniyet artıyor, heyecan dalgası daha da yükseliyordu...

Tarihi bir günü ortaklaşa yaşıyor olmanın bilinci vardı siyah-beyaz gönüllerde...

Şairler Parkı'nda önceden organize olan gençler her yeri siyah-beyaza boyarken, parktaki Süleyman Seba heykelinin yığınla ziyaretçisi vardı...


Semtteki tüm Kartal Yuvası mağazalarında kuyruğun sonu yok gibiydi, kimse de şikayetçi değildi bu durumda...

Hatta, kulübüne destek için kuyruk ne kadar uzasa Beşiktaşlı daha çok sevinecek bilinçteydi...


Çarşı'nın içinde ise saat 16.00'daki meşale şovunu izleyemeyen herkes çok şey kaçırdı. O ne muhteşem bir gösteriydi... Beşiktaşlı 'şovun en büyünüğün ben yaparım' diye adeta haykırıyordu...

Kırmızı halı döşenmiş ağaçlı yolda yürümek ise sadece bir keyif değil, çekilen onca çile ve zahmetin karşılığı gibiydi...

Ruh aynı, yuva yeniydi

Yeni yuvasına kırmızı halı üzerinde ağaçların gölgesinde aktı aktı aktı Beşiktaşlı...


Toplandı stat önünde..

Meşalelerle, şarkılarla, marşlarla eğlendi Beşiktaşlı...

Yok böyle bir aşk... Yok, olamaz... Anlatılamaz...

Bir insan seli, sağlı sollu cadde üzerinde...


Stada, yeni yuvasına... Vodafone Arena'ya "Şampiyon Beşiktaş" tezahüratlarıyla girdi siyah-beyaz kalpler...

O ne muhteşem görkem... O ne muhteşem mimarlık... O ne muhteşem manzara...

İşte size Vodafone Arena...


Helal olsun bu eseri bize kazandıranlara ve emeği geçenlere...

Futbolcusuyla, teknik kadrosuyla, taraftarıyla tüm Beşiktaşlılar yuvasına birlikte akın etti...

Mabedine kavuşan Beşiktaşlı tribünleri renklendirmiş, özlenen marşları peşi sıra haykırıyordu...

Koltuklara günün hatırasına bırakılan bayraklar ellerde, şampiyonluk şarkıları dillerdeydi...

Yeni evimiz konforlu olmanın yanı sıra, tribünlerin dik açısı, ses ve ışık sistemi ile göz kamaştırıyordu...

Hele akustiğin gücü tarif edilemez nitelikteydi...

Dünyanın en güzel stadında dünyanın en harika taraftarı daha nice desibel rekorları kıracak belli ki...

Hele ki Beşiktaşlı futbolcuların sahaya çıkışında ne muhteşem bir taraftar gösterisi sergilendi...

Daha ötesi yok... Daha güzeli ve daha özeli yok...

Çığlıklar, tezahüratlar, alkışlar... 42 bin gönülden çıkan ne muhteşem sesler kapladı Vodafone Arena'yı...

İşte bu tarihe geçecek, asla unutulmayacak bir andı...


Efsane isimlerin onurlandırıldığı mini tören sırasında geçmişe ne kadar değer verdiğini haykırırcasına tribünlerden alkışlar yükseldi ve isimler bir bir tekrarlandı...

İlk 11'imiz alkışla ve büyük coşkuyla anons edildi...

Kaptanımız Tolga Zengin çıktı sahaya, koptu kıyamet... Alkışlar, tezahüratlara karıştı...

Kaptanını çağırdı tribünler.. Tolga, gururla selamladı büyük taraftarını... Ardından diğer futbolcularımız sırayla onurlandırıldı...

Maçın başlangıcına yakın meşhur üçlü tribünleri kapladı...

Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşımız, müthiş bir koro eşliğinde söylendi..

Düdük çaldı ve tribünleri işte bildiğimiz o Beşiktaş manzarası kapladı...

Abartısız herkes ayakta ve stadın her yanını kaplayan müthiş bir koro eşliğinde maça başlanabildi...

Hibrit çimle güçlendirilen zeminde futbol topuyla dans eder gibiydi Beşiktaş'ın yetenekleri... Tribünlerde müthiş destek, sahada oyuncularımızı ateşlemişti... Maça güzel başlayan Beşiktaş'ta ilk golü kimin atacağı merakla beklenirken Alman golcümüz Mario Gomez çıktı sahneye ve tarihe geçecek gole imzasını attı...


İşte o golden sonra tribünlerde Süleyman Seba haykırışı duyuldu... Eski stadımızda ilk golü atan Onursal Başkanımız merhum Süleyman Seba'yı müthiş bir sevinçle andı Beşiktaşlı...

Gol anonsunda ise tribünlerde çılgınca bir sevinç, "Süper Mario Gomez" tezahüratları ve muhteşem bir koro vardı...

Bir gol yetmezdi, bu büyük taraftar daha goller bekliyordu ve takımını tezahüratlarıyla destekliyordu.

İlk yarı 1-1 bitti ama ikinci yarının başlarında Alexis Delgado'un golü inletti Vodafone Arena'yı...


Tarihe geçen Delgado'ya tribünlerde sevgi seli koptu...

Tüm takımı müthiş oyunundan dolayı alkışladı ve tezahüratlarla destekledi Beşiktaşlı...

Bursaspor takımı oyuncularının ayağına top geldiğinde öyle inanılmaz bir ıslık sesi yükseliyordu ki stattan, çoğu zaman hakemin düdüğünü bile duymakta zorlanıyordu futbolcular...

Penaltı pozisyonu ve sonrasında Gomez'in vuruşu sırasında tribünler "Üç üç üç" diye haykırıyordu...

Gomez golünü attı ve tribünleri bir kez daha sevince boğdu...


"Süper Mario Gomez" anonsu ve gol müziği ile Vodafone Arena'da muhteşem bir Beşiktaş korosu vardı...

Maç boyunca takımına inanılmaz bir destek sergileyen Beşiktaşlı, Vodafone Arena'ya dönmenin keyfini galibiyetle aldı...

Sevinç yumağı halinde Vodafone Arena'da tarihi bir güne tanıklık etti Beşiktaşlılar...

Maç sonu yuvadan çıkan siyah-beyaz onbinler semtin merkezine doğru giderken, karşıdan daha büyük bir grup "Şampiyon Beşiktaş" tezahüratlarıyla geliyordu. Çarşı'da şölen gece yarısına kadar sürdü.

Şen ola Beşiktaşlı şen ola...

Nice Şampiyonluk naraları atacağız Vodafone Arena'da...

Gözlem ve Derleme:

Bülent Kuzucanlı
Beşiktaş JK Dijital Mecralar Genel Yayın Yönetmeni